İngilizce Doğal Afet Kelimeleri ve Doğa Olayları Terimleri
01 Eki 2025
İngilizce Doğal Afet Kelimeleri ve Doğa Olayları Terimleri
Doğal afetler ve hava olayları, çevremiz ve yaşamlarımız üzerinde önemli bir etkiye sahip olan fenomenlerdir. Kasırgalardan depremlere kadar bu olaylar genellikle tahmin edilemez olup, geniş çaplı yıkımlara yol açabilir. Bu tür olaylarla ilgili terimlerin anlaşılması, özellikle küresel iletişimde önemlidir; çünkü bu bilgi, bu felaketlere karşı hazırlıklı olma, yanıt verme ve toparlanma süreçlerinde yardımcı olur. Bu yazımızda, doğal afetler ve hava olaylarına ilişkin İngilizce anahtar terimleri görecek örnek cümlelere bakacağız.
İngilizce Doğal Afetler Kelimeleri (Natural Disaster)
Doğal afetlerle ilgili terimleri anlamak, dünya çapında hazırlık ve müdahale çabaları için çok önemlidir. Bu bölümde, doğal afetlerle ilgili bazı anahtar terimlere bakıp her birinin İngilizce ve Türkçe karşılıklarını inceleyebilirsiniz.
English Term | Türkçe Anlamı |
Earthquake | Deprem |
Tsunami | Tsunami |
Hurricane | Kasırga |
Tornado | Kasırga / Hortum |
Flood | Sel |
Landslide | Heyelan |
Wildfire | Orman Yangını |
Volcanic Eruption | Volkanik Patlama |
Drought | Kuraklık |
Avalanche | Çığ |
Cyclone | Siklon |
Mudslide | Çamur Kayması |
Blizzards | Kar Fırtınası |
Thunderstorm | Gök Gürültülü Fırtına |
Hailstorm | Dolu Fırtınası |
Heatwave | Sıcak Hava Dalgası |
Lightning | Yıldırım |
Sandstorm | Kum Fırtınası |
Storm Surge | Fırtına Dalgası |
Frostbite | Donma |
Erosion | Erozyon |
Sinkhole | Çukur (Yer Çökmesi) |
Tidal Wave | Gelgit Dalgası |
Flash Flood | Ani Sel |
Nuclear Disaster | Nükleer Felaket |
Firebreak | Yangın Seti |
Waterspout | Su Hortumu |
Tornado Watch | Kasırga İzleme |
Severe Storm | Şiddetli Fırtına |
Ice Storm | Buz Fırtınası |
Tornado Alley | Kasırga Kuşağı |
Firestorm | Yangın Fırtınası |
Volcanic Ash | Volkanik Kül |
Storm Chaser | Fırtına Takipçisi |
Floodgate | Baraj Kapakları |
Floodplain | Taşkın Alanı |
Coastal Erosion | Kıyı Erozyonu |
Seismic Activity | Sismik Aktivite |
Aftershock | Artçı Şok |
Hurricane Warning | Kasırga Uyarısı |
Tsunami Warning | Tsunami Uyarısı |
Mudflow | Çamur Akıntısı |
Glacier Meltdown | Buzul Erimesi |
Ocean Current | Okyanus Akıntısı |
Coral Bleaching | Mercan Beyazlanması |
Solar Flare | Güneş Patlaması |
Flood Wall | Taşkın Duvarı |
Tsunami Run-up | Tsunami Yükselmesi |
Dead Zone | Ölü Bölge |
Landslide Prone Area | Heyelan Riski Taşıyan Alan |
Earthquake Fault | Deprem Fay Hattı |
Volcano Lava | Volkanik Lav |
Dust Storm | Toz Fırtınası |
Fire Whirl | Alev Dönmesi |
Geyser | Gayzer |
Fissure | Yırtılma / Çatlak |
Glacier Meltdown | Buzul Erimesi |
Ocean Current | Okyanus Akıntısı |
Solar Flare | Güneş Patlaması |
Tsunami Run-up | Tsunami Yükselmesi |
Dead Zone | Ölü Bölge |
Iceberg | Buzdağı |
Polar Vortex | Kutup Dönencesi |
Wildfire Smoke | Orman Yangını Dumanı |
Cloudburst | Ani Yağış |
Earthquake Epicenter | Deprem Merkez Üssü |
Geothermal Activity | Jeotermal Aktivite |
Heat Dome | Sıcak Hava Kubbesi |
Saffir-Simpson Scale | Saffir-Simpson Ölçeği |
Fungal Outbreak | Mantar Salgını |
Storm Shelter | Fırtına Sığınağı |
Flood Warning | Sel Uyarısı |
Seismic Wave | Sismik Dalga |
Tremor | Titreme |
Thermal Updraft | Termal Yükselme |
Microburst | Mikrobüsürt |
Deforestation | Ormansızlaşma |
Firebreak | Yangın Seti |
Gas Leak | Gaz Kaçağı |
Waterspout | Su Hortumu |
Tornado Watch | Kasırga İzleme |
Severe Storm | Şiddetli Fırtına |
İngilizce Doğa Olaylarıyla İlgili Örnek Cümleler (Natural Disaster)
Bu bölümde, her doğal afet terimi için bu terimlerin bağlam içinde nasıl kullanıldığını anlamak için örnek cümlelere bakacağız. Aşağıda İngilizce cümleler ve parantez içinde Türkçe çevirileri yer almaktadır.
- Earthquake
The earthquake last night caused significant damage to the city center.
(Dün geceki deprem, şehir merkezine büyük zarar verdi.)
- Tsunami
The tsunami waves reached the shore within minutes, flooding entire villages.
(Tsunami dalgaları birkaç dakika içinde kıyıya ulaştı ve tüm köyleri su bastı.)
- Hurricane
The hurricane forced thousands of people to evacuate their homes.
(Kasırga, binlerce insanı evlerinden tahliye olmaya zorladı.)
- Tornado
A powerful tornado tore through the countryside, destroying everything in its path.
(Güçlü bir kasırga, kırsalı geçerek önüne çıkan her şeyi yok etti.)
- Flood
The heavy rains caused a flood that submerged roads and buildings.
(Şiddetli yağmurlar, yolları ve binaları su basan bir sele neden oldu.)
- Landslide
After the heavy rain, a landslide blocked the main road to the town.
(Şiddetli yağmurdan sonra, bir heyelan kasabaya giden ana yolu kapattı.)
- Wildfire
The wildfire spread quickly across the forest, threatening nearby towns.
(Orman yangını hızla ormanın içinde yayıldı ve yakın kasabaları tehdit etti.)
- Volcanic Eruption
The volcanic eruption sent ash clouds high into the sky, affecting air travel.
(Volkanik patlama, kül bulutlarını gökyüzüne fırlattı ve hava yolculuğunu etkiledi.)
- Drought
The region is suffering from a severe drought, with water sources running dry.
(Bölge, su kaynaklarının kurumasıyla ciddi bir kuraklıkla mücadele ediyor.)
- Avalanche
The avalanche trapped several hikers in the mountains.
(Çığ, dağlarda birkaç dağcıyı mahsur etti.)
- Cyclone
The cyclone hit the coastal cities, causing widespread damage and power outages.
(Siklon, kıyı şehirlerini vurdu, geniş çaplı hasara ve elektrik kesintilerine yol açtı.)
- Mudslide
A mudslide covered the village, leaving residents with little to no escape.
(Bir çamur kayması, köyü kapladı ve sakinlerine kaçacak pek bir yol bırakmadı.)
- Blizzards
Blizzards can cause travel disruptions and power outages in winter.
(Kar fırtınaları kışın seyahat aksaklıklarına ve elektrik kesintilerine yol açabilir.)
- Thunderstorm
The thunderstorm caused flash flooding in the low-lying areas.
(Gök gürültülü fırtına, alçak alanlarda ani sel baskınlarına neden oldu.)
- Hailstorm
A hailstorm damaged cars and crops in the agricultural region.
(Dolu fırtınası, tarım bölgesindeki arabaları ve ürünleri tahrip etti.)
- Heatwave
A heatwave has caused record temperatures across the country.
(Bir sıcak hava dalgası, ülke genelinde rekor sıcaklıklar kaydedilmesine neden oldu.)
- Lightning
Lightning struck the tree, causing a fire in the forest.
(Yıldırım ağacı vurdu ve ormanda yangına sebep oldu.)
- Sandstorm
The sandstorm made it difficult to see and caused respiratory issues.
(Kum fırtınası, görüşü zorlaştırdı ve solunum sorunlarına yol açtı.)
- Storm Surge
The storm surge caused massive flooding along the coastline.
(Fırtına dalgası, kıyı boyunca büyük sel baskınlarına neden oldu.)
- Frostbite
She suffered frostbite after being exposed to the freezing temperatures for too long.
(O, dondurucu sıcaklıklara uzun süre maruz kaldıktan sonra donma geçirdi.)
- Erosion
Coastal erosion is slowly washing away the beaches.
(Kıyı erozyonu, plajları yavaşça yok ediyor.)
- Sinkhole
A large sinkhole appeared in the middle of the road, causing a traffic jam.
(Büyük bir çukur, yolun ortasında belirdi ve trafik sıkışıklığına yol açtı.)
- Tidal Wave
The tidal wave swept away everything in its path, leaving destruction behind.
(Gelgit dalgası, önüne çıkan her şeyi sürükleyerek arkasında yıkım bıraktı.)
- Flash Flood
Flash floods are common in areas with poor drainage systems.
(Ani seller, zayıf drenaj sistemlerine sahip bölgelerde yaygındır.)
- Nuclear Disaster
A nuclear disaster could have long-lasting environmental consequences.
(Bir nükleer felaket, uzun süreli çevresel sonuçlar doğurabilir.)
- Firebreak
The firebreak helped stop the wildfire from spreading to neighboring forests.
(Yangın seti, orman yangınının komşu ormanlara yayılmasını engellemeye yardımcı oldu.)
- Waterspout
A waterspout appeared over the lake, causing some local damage.
(Bir su hortumu göletin üzerinde belirdi ve yerel hasara yol açtı.)
- Tornado Watch
The weather service issued a tornado watch as severe storms approached.
(Hava durumu servisi, şiddetli fırtınalar yaklaşırken kasırga izleme uyarısı yaptı.)
- Severe Storm
Severe storms are expected to hit the region later today.
(Şiddetli fırtınaların bölgeyi bugün ilerleyen saatlerde vurması bekleniyor.)
- Ice Storm
The ice storm made roads incredibly slippery and dangerous.
(Buz fırtınası, yolları son derece kaygan ve tehlikeli hale getirdi.)
- Tornado Alley
Tornado Alley is known for its high frequency of tornadoes during spring.
(Kasırga kuşağı, ilkbaharda sık görülen kasırgalarıyla ünlüdür.)
- Firestorm
The firestorm consumed everything in its path, leaving nothing behind.
(Yangın fırtınası, önüne çıkan her şeyi tüketti ve geriye hiçbir şey bırakmadı.)
- Volcanic Ash
Volcanic ash can cause serious health problems, especially for people with respiratory issues.
(Volkanik kül, özellikle solunum problemi yaşayanlar için ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.)
- Storm Chaser
A storm chaser chased the tornado to gather data for research.
(Bir fırtına takipçisi, araştırmalar için veri toplamak amacıyla kasırgayı takip etti.)
- Floodgate
The floodgate was closed to prevent the river from overflowing.
(Baraj kapakları, nehrin taşmasını engellemek için kapatıldı.)
- Floodplain
The floodplain is prone to flooding during heavy rainfalls.
(Taşkın alanı, şiddetli yağmurlarda sel baskınlarına yatkındır.)
- Coastal Erosion
Coastal erosion is threatening homes and infrastructure along the shore.
(Kıyı erozyonu, sahil boyunca evleri ve altyapıyı tehdit ediyor.)
- Seismic Activity
There has been increased seismic activity in the region, indicating possible earthquakes.
(Bölgedeki sismik aktivite arttı ve bu, olası depremleri işaret ediyor.)
- Aftershock
The aftershock caused more damage after the initial earthquake.
(Artçı şok, ilk depremden sonra daha fazla hasara yol açtı.)
- Hurricane Warning
A hurricane warning has been issued for the entire coastline.
(Tüm kıyı boyunca kasırga uyarısı yapıldı.)
- Tsunami Warning
A tsunami warning was issued after the earthquake struck under the ocean.
(Deniz altındaki deprem sonrasında tsunami uyarısı yapıldı.)
- Mudflow
The mudflow buried the village, leaving only rooftops visible.
(Çamur akıntısı köyü gömdü ve sadece çatılar göründü.)
- Glacier Meltdown
The glacier meltdown is contributing to rising sea levels.
(Buzul erimesi, deniz seviyelerinin yükselmesine katkıda bulunuyor.)
- Ocean Current
Ocean currents play a significant role in regulating the Earth's climate.
(Okyanus akıntıları, Dünya'nın iklimini düzenlemede önemli bir rol oynar.)
- Coral Bleaching
Coral bleaching is caused by rising ocean temperatures and pollution.
(Mercan beyazlanması, okyanus sıcaklıklarının artması ve kirlilik nedeniyle meydana gelir.)
- Solar Flare
Solar flares can disrupt satellite communications and power grids.
(Güneş patlamaları, uydu iletişimini ve enerji şebekelerini kesintiye uğratabilir.)
- Flood Wall
The city built a flood wall to protect against storm surges.
(Şehir, fırtına dalgalarına karşı koruma sağlamak için bir taşkın duvarı inşa etti.)
- Dead Zone
The dead zone in the ocean is caused by excessive nutrient pollution.
(Okyanustaki ölü bölge, aşırı besin kirliliğinden kaynaklanır.)
- Landslide Prone Area
This area is a landslide-prone zone, particularly during the rainy season.
(Bu bölge, özellikle yağışlı mevsimde heyelan riski taşıyan bir alandır.)
- Earthquake Fault
The earthquake fault line runs through several cities, making it vulnerable to tremors.
(Deprem fay hattı, birkaç şehirden geçiyor ve bu nedenle sarsıntılara karşı savunmasız durumda.)
- Volcano Lava
The volcano lava flowed down the mountain, threatening nearby villages.
(Volkanik lav, dağdan aşağıya doğru akarak yakın köyleri tehdit etti.)
- Dust Storm
The dust storm reduced visibility to near zero on the highway.
(Toz fırtınası, otoyolda görüş mesafesini neredeyse sıfıra indirdi.)
- Fire Whirl
A fire whirl, or fire tornado, formed during the wildfire, increasing the fire's intensity.
(Bir yangın dönmesi, orman yangını sırasında oluştu ve yangının şiddetini artırdı.)
- Geyser
The geyser erupted, sending hot water and steam into the air.
(Gayzer patladı, sıcak su ve buharı havaya fırlattı.)
- Fissure
A large fissure appeared in the ground after the earthquake.
(Deprem sonrası yerde büyük bir çatlak oluştu.)
- Mudflow
The mudflow buried the village, leaving only rooftops visible.
(Çamur akıntısı köyü gömdü ve sadece çatılar göründü.)
- Glacier Meltdown
The glacier meltdown has accelerated due to global warming.
(Küresel ısınma nedeniyle buzul erimesi hızlandı.)
- Ocean Current
Ocean currents can influence global weather patterns.
(Okyanus akıntıları, küresel hava durumu modellerini etkileyebilir.)
- Solar Flare
A massive solar flare disrupted satellite communications last week.
(Geçen hafta büyük bir güneş patlaması, uydu iletişimini kesintiye uğrattı.)
- Flood Wall
The city invested in a flood wall to reduce the risk of storm damage.
(Şehir, fırtına zararını azaltmak için taşkın duvarına yatırım yaptı.)
- Tsunami Run-up
The tsunami run-up reached several kilometers inland, affecting many towns.
(Tsunami yükselmesi, kara içlerinde birkaç kilometre ilerleyerek birçok kasabayı etkiledi.)
- Landslide Prone Area
This region is frequently affected by landslides, especially during heavy rainfall.
(Bu bölge, özellikle şiddetli yağışlar sırasında sık sık heyelanlarla etkileniyor.)
İngilizce Doğal Afet Kelimeleri ve Doğa Olayları Terimleri Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
İngilizcede doğal afetlerin isimleri nelerdir?
İngilizcede doğal afetler arasında : earthquake (deprem), tsunami (tsunami), hurricane (kasırga), tornado (kasırga), flood (sel), landslide (heyelan), wildfire (orman yangını), volcanic eruption (volkanik patlama), drought (kuraklık), avalanche (çığ), blizzard (kar fırtınası), hailstorm (dolu fırtınası) bulunur.
İngilizcede doğa olayları nelerdir?
Doğa olayları arasında earthquake (deprem), storm (fırtına), flood (sel), lightning (yıldırım), tsunami (tsunami), volcanic eruption (volkanik patlama) bulunur.
İngilizce sel nedir?
İngilizce sel, “flood” demektir.
İngilizce deprem nedir?
İngilizce deprem, “earthquake” demektir.