İngilizce Sebzeler Listesi ve Türkçe Anlamları

13 Ağu 2025

İngilizce Sebzeler Listesi ve Türkçe Anlamları 
 
Sebzeler, günlük yaşantımızda en sık kullandığımız ve tükettiğimiz besin gruplarından biridir. Bu nedenle İngilizce öğrenirken sebzelerin isimlerini bilmek, özellikle markette alışveriş yaparken, yemek tariflerini okurken ya da sağlıklı yaşamla ilgili İngilizce içerikleri takip ederken oldukça işinize yarar. Bu yazımızda, hem İngilizce sebze isimlerini hem de Türkçe anlamlarını kolayca öğrenebileceğiniz bir liste hazırladık. İngilizce kelime dağarcığınızı geliştirirken mutfağınıza da küçük bir katkı sağlamak isterseniz, doğru yerdesiniz! 

İngilizce Sebzeler Listesi

İngilizce sebze isimlerini öğrenmek, günlük konuşmalarda ve özellikle yemek tariflerinde fazlasıyla işinize yarar. Bu bölümde, en çok kullanılan sebzelerin İngilizce karşılıklarını Türkçe anlamlarıyla birlikte görebileceğiniz bir liste bulacaksınız. 

English Türkçe 
Carrot Havuç 
Potato Patates 
Tomato Domates 
Cucumber Salatalık 
Lettuce Marul 
Spinach Ispanak 
Broccoli Brokoli 
Cauliflower Karnabahar 
Onion Soğan 
Garlic Sarımsak 
Green pepper Yeşil biber 
Red pepper Kırmızı biber 
Chili pepper Acı biber 
Eggplant Patlıcan 
Zucchini Kabak 
Pumpkin Balkabağı 
Peas Bezelye 
Corn Mısır 
Celery Kereviz 
Radish Turp 
Artichoke Enginar 
Asparagus Kuşkonmaz 
Beetroot Pancar 
Leek Pırasa 
Parsnip Yabani havuç 
Brussels sprouts Brüksel lahanası 
Cabbage Lahana 
Mushroom Mantar 
Sweet potato Tatlı patates 
Turnip Şalgam 
Okra Bamya 
Scallion Taze soğan 
Chard Pazı 
Kale Kara lahana 
Mustard greens Hardal yaprağı 
Collard greens Karalahana (Amerikan) 
Arugula Roka 
Dandelion greens Karahindiba yaprağı 
Bamboo shoot Bambu filizi 
Yam Yaban patatesi 
Taro Gölevez 
Endive Hindiba 
Fennel Rezene 
Horseradish Yaban turpu 
Jalapeno Jalapeno biberi 
Bell pepper Dolmalık biber 
Ginger Zencefil 
Turmeric Zerdeçal 
Watercress Su teresi 
Seaweed Deniz yosunu 
Lotus root Lotus kökü 
Soybean sprout Soya filizi 
Mung bean sprout Filizlenmiş fasulye 
Avocado Avokado 
Tomato (Cherry) Kiraz domates 
Cress Tere 
Purslane Semizotu 
Snow pea Kar bezelyesi 
Chinese cabbage Çin lahanası 
Daikon Japon turpu 
Nettle Isırgan otu 
Lovage Aşk otu 
Sorrel Kuzukulağı 
Rhubarb Ravent 
Amaranth Ispanakgiller 
Malabar spinach Malabar ıspanağı 
Pak choi Pakçoy 
Bok choy Bokçoy 
Kohlrabi Alabaş 
Yardlong bean Uzun fasulye 
Snake gourd Yılan kabağı 
Bottle gourd Şişe kabağı 
Ridge gourd Sırıklı kabak 
Ivy gourd Cüce karpuz 
Winged bean Kanatlı fasulye 
Wax gourd Balm kabağı 
Romanesco Romanesco karnabahar 
Chicory Hindiba 
Escarole Kıvırcık hindiba 
Green bean Taze fasulye 
Black-eyed pea Börülce 
Lima bean Lima fasulyesi 
Broad bean Bakla 
Butterhead lettuce Tereyağ marulu 
Iceberg lettuce Göbek marul 
Romaine lettuce Roma marulu 
Spring onion Taze soğan 
Green garlic Yeşil sarımsak 
Elephant garlic Fil dişi sarımsak 
Shallot Arpacık soğan 
Chive Frenk soğanı 
Scorzonera Yılan kökü 
Jerusalem artichoke Yer elması 
Cassava Manyok 
Acorn squash Palamut kabağı 
Butternut squash Ceviz kabağı 
Delicata squash Kabak türü 
Pattypan squash Ufo kabağı 
Sunchoke Güneş enginarı 
Swiss chard İsviçre pazısı 
Garlic chive Sarımsak otu 

 
Sebzelerin İngilizce Örnek Cümleleri 

Sebzelerle ilgili İngilizce örnek cümleler, hem kelime dağarcığınızı geliştirmenize hem de günlük konuşmalarda rahatça kendinizi ifade etmenize yardımcı olur. Bu bölümde sebzelerin kullanıldığı İngilizce cümleleri Türkçe anlamlarıyla birlikte bulabilirsiniz. 

  • I like stir-fried vegetables. (Sebzeleri sotelemeyi severim.) 
     
  • The store sells fresh herbs and vegetables. (Mağazada taze otlar ve sebzeler satılıyor.) 
     
  • She always adds basil to tomato dishes. (Domatesli yemeklere hep fesleğen ekler.) 
     
  • I made vegetable stew for dinner. (Akşam yemeği için sebze güveci yaptım.) 
     
  • Carrots are good for your eyes. (Havuçlar gözler için iyidir.) 
     
  • The cabbage soup smells great. (Lahana çorbası harika kokuyor.) 
     
  • My sandwich had lettuce and tomato. (Sandviçimde marul ve domates vardı.) 
     
  • They grew pumpkins in their garden. (Bahçelerinde balkabağı yetiştirdiler.) 
     
  • I love crispy fried onions. (Kızarmış çıtır soğanları çok severim.) 
     
  • She served roasted vegetables with rice. (Sebze kızartmasını pilavla servis etti.) 
     
  • The meal was full of vegetables. (Yemek bol sebzeliydi.) 
     
  • He doesn’t like cooked spinach. (Pişmiş ıspanağı sevmez.) 
     
  • I prefer vegetables over meat. (Sebzeleri ete tercih ederim.) 
     
  • The green peppers were very spicy. (Yeşil biberler çok acıydı.) 
     
  • I eat carrots every day. (Her gün havuç yerim.) 
     
  • Tomatoes are my favorite vegetable. (Domates en sevdiğim sebzedir.) 
     
  • She bought some potatoes from the market. (Marketten biraz patates aldı.) 
     
  • We need onions for this recipe. (Bu tarif için soğana ihtiyacımız var.) 
     
  • Spinach is very healthy. (Ispanak çok sağlıklıdır.) 
     
  • He doesn't like broccoli. (O, brokoliyi sevmez.) 
     
  • I added mushrooms to the salad. (Salataya mantar ekledim.) 
     
  • Cabbage is used in many dishes. (Lahana birçok yemekte kullanılır.) 
     
  • I prefer sweet corn over peas. (Bezelyeye göre mısırı tercih ederim.) 
     
  • Peppers can be green, red, or yellow. (Biberler yeşil, kırmızı ya da sarı olabilir.) 
     
  • She made soup with pumpkin. (O, balkabağı ile çorba yaptı.) 
     
  • Do you like eating eggplant? (Patlıcan yemeyi sever misin?) 
     
  • I bought fresh cucumbers. (Taze salatalıklar aldım.) 
     
  • Zucchini is similar to cucumber. (Kabak, salatalığa benzer.) 
     
  • They planted lettuce in the garden. (Bahçeye marul ekti.) 
     
  • My mom cooked green beans today. (Annem bugün yeşil fasulye yaptı.) 
     
  • Cauliflower is rich in vitamins. (Karnabahar vitamin bakımından zengindir.) 
     
  • I sliced some radishes for the salad. (Salata için birkaç turp dilimledim.) 
     
  • The soup contains celery and garlic. (Çorbanın içinde kereviz ve sarımsak var.) 
     
  • I added peas to the rice. (Pirince bezelye ekledim.) 
     
  • Kale is a superfood. (Kara lahana bir süper besindir.) 
     
  • He chopped some leeks. (Biraz pırasa doğradı.) 
     
  • We grow beets in our backyard. (Arka bahçemizde pancar yetiştiriyoruz.) 
     
  • Artichokes are a bit expensive. (Enginarlar biraz pahalıdır.) 
     
  • The stew has turnips in it. (Güveçte şalgam var.) 
     
  • Brussels sprouts are small and green. (Brüksel lahanası küçük ve yeşildir.) 
     
  • I roasted some bell peppers. (Birkaç dolmalık biber közledim.) 
     
  • She grilled asparagus for dinner. (Akşam yemeği için kuşkonmaz ızgara yaptı.) 
     
  • Okra is often used in southern cooking. (Bamya genellikle güney mutfağında kullanılır.) 
     
  • I like raw carrots as a snack. (Atıştırmalık olarak çiğ havuç severim.) 
     
  • He doesn’t eat garlic. (O, sarımsak yemez.) 
     
  • We need more lettuce for the sandwiches. (Sandviçler için daha fazla marula ihtiyacımız var.) 
     
  • My favorite soup has zucchini in it. (En sevdiğim çorbada kabak var.) 
     
  • She grows herbs and vegetables at home. (Evde otlar ve sebzeler yetiştiriyor.) 
     
  • Onions make me cry. (Soğanlar beni ağlatır.) 
     
  • Do you want some grilled mushrooms? (Biraz ızgara mantar ister misin?) 
     
  • He mixed the corn with rice. (Mısırı pirinçle karıştırdı.) 
     
  • They are harvesting pumpkins. (Onlar kabak hasat ediyorlar.) 
     
  • I had a cucumber sandwich. (Salatalıklı bir sandviç yedim.) 
     
  • She fried eggplant slices. (Patlıcan dilimlerini kızarttı.) 
     
  • Broccoli is good when steamed. (Buharda pişmiş brokoli iyidir.) 
     
  • I drink carrot juice in the morning. (Sabahları havuç suyu içerim.) 
     
  • Have you ever tried stuffed peppers? (Hiç dolma biber denedin mi?) 
     
  • The pizza had mushrooms and onions. (Pizzada mantar ve soğan vardı.) 
     
  • My grandma made beet salad. (Büyükannem pancar salatası yaptı.) 
     
  • The dish contains garlic and tomato. (Yemekte sarımsak ve domates var.) 
     
  • I love mashed potatoes. (Püre halindeki patatesi çok severim.) 
     
  • Green beans go well with chicken. (Yeşil fasulye tavukla iyi gider.) 
     
  • The children ate boiled carrots. (Çocuklar haşlanmış havuç yedi.) 
     
  • Do you want some vegetable soup? (Biraz sebze çorbası ister misin?) 
     
  • The salad was full of colorful vegetables. (Salata rengarenk sebzelerle doluydu.) 
     
  • He ate roasted cauliflower. (Kızarmış karnabahar yedi.) 
     
  • She prefers spinach over lettuce. (Ispanağı marula tercih eder.) 
     
  • I chopped parsley and dill. (Maydanoz ve dereotu doğradım.) 
     
  • They added celery to the soup. (Çorbaya kereviz eklediler.) 
     
  • We grilled eggplants for lunch. (Öğle yemeği için patlıcan ızgara yaptık.) 
     
  • Turnips can be eaten raw or cooked. (Şalgam çiğ ya da pişmiş olarak yenebilir.) 
     
  • The stew includes potatoes and carrots. (Güveçte patates ve havuç var.) 
     
  • He bought organic vegetables. (Organik sebzeler satın aldı.) 
     
  • She loves corn on the cob. (Mısır koçanı yemeyi çok sever.) 
     
  • The soup tastes great with garlic. (Çorba sarımsakla harika olur.) 
     
  • I made a tomato and cucumber salad. (Domatesli ve salatalıklı bir salata yaptım.) 
     
  • We had roasted Brussels sprouts. (Fırında Brüksel lahanası yedik.) 
     
  • My mom uses zucchini in many dishes. (Annem birçok yemekte kabak kullanır.) 
     
  • I like sautéed mushrooms. (Sote mantarı severim.) 
     
  • Leeks are perfect for soup. (Pırasa çorba için mükemmeldir.) 
     
  • The salad had lettuce, radish, and onion. (Salatada marul, turp ve soğan vardı.) 
     
  • Carrot cake is delicious. (Havuçlu kek çok lezzetlidir.) 
     
  • The kids don’t like cabbage. (Çocuklar lahana sevmez.) 
     
  • I boiled the beets. (Pancarları haşladım.) 
     
  • Do you eat raw spinach? (Çiğ ıspanak yer misin?) 
     
  • She roasted the vegetables in the oven. (Sebzeleri fırında kızarttı.) 
     
  • I sliced the eggplants thinly. (Patlıcanları ince ince doğradım.) 
     
  • The grilled corn was sweet. (Izgara mısır tatlıydı.) 
     
  • He added chopped garlic to the sauce. (Sosa doğranmış sarımsak ekledi.) 
     
  • The dish had a strong onion flavor. (Yemekte yoğun bir soğan aroması vardı.) 
     
  • I love spinach pie. (Ispanaklı böreği çok severim.) 
     
  • The tomatoes were very juicy. (Domatesler çok sulu idi.) 
     

İngilizce Sebzeler Listesi, Okunuşları ve Türkçe Anlamları Hakkında Sık Sorulan Sorular 

İngilizce sebze adları nelerdir? 
Carrot (havuç), tomato (domates), cucumber (salatalık), lettuce (marul), potato (patates), broccoli (brokoli), onion (soğan), spinach (ıspanak), pepper (biber) gibi örnekler verilebilir. 

Sebzelerin İngilizcesi nedir? 
"Sebzeler" İngilizcede vegetables olarak yazılır. 

İngilizce meyve ve sebzeler ne demek? 
İngilizce meyve ve sebzeler, "fruits and vegetables" demektir. 

Sebze İngilizce nasıl yazılır? 
Sebze kelimesinin İngilizcesi “vegetable” şeklindedir.