İngilizcede Yaralandığını İfade Etmenin Yolları

24 Kas 2025

İngilizcede Yaralandığını İfade Etmenin Yolları 

Günlük hayatta ister küçük bir kesik, yanık ya da burkulma olsun, ister daha ciddi bir kaza veya sağlık sorunu, yaralandığını doğru bir şekilde ifade edebilmek büyük önem taşır. Özellikle İngilizce konuşulan bir ülkede bulunuyorsan veya acil bir durumda sağlık personeline kendini ifade etmen gerekiyorsa, doğru kelimeleri bilmek hayat kurtarıcı olabilir. Bunun yanı sıra, İngilizcede “yaralanmak” sadece fiziksel bir durumla sınırlı değildir; duygusal olarak kırıldığını ya da kalbinin incindiğini anlatmak için de farklı ifadeler kullanılır. Bu içerikte hem fiziksel hem de duygusal yaralanmalar için kullanılan ifadeleri, acil durum diyaloglarını ve örnek cümleleri bulabilir; kendini İngilizce’de çok daha rahat ifade etmeyi öğrenebilirsin. 

Fiziksel Olarak Yaralandığında Kullanabileceğin İfadeler

Fiziksel olarak yaralandığınız zaman kullanabileceğiniz ifadeler aşağıdaki tabloda verilmiştir. 

İngilizce İfade Türkçe Anlamı 
I cut my finger while chopping vegetables. Sebze doğrarken parmağımı kestim. 
I burned my hand on the stove. Elimi ocakta yaktım. 
I bruised my arm after falling. Düşünce kolumda morluk oluştu. 
I twisted my ankle while running. Koşarken bileğimi burktum. 
I sprained my wrist at the gym. Spor salonunda bileğimi incittim. 
I broke my toe on the door. Parmağımı kapıya çarpıp kırdım. 
I have a deep cut on my knee. Dizimde derin bir kesik var. 
My back hurts after lifting something heavy. Ağır bir şey kaldırınca sırtım ağrıdı. 
My neck is stiff. Boynum tutuldu. 
I banged my head on the wall. Kafamı duvara çarptım. 
I feel dizzy and weak. Başım dönüyor ve halsizim. 
I fainted at work. İş yerinde bayıldım. 
I got a paper cut. Kâğıt kesiği oldu. 
My shoulder is dislocated. Omzum çıktı. 
My arm is swollen. Kolum şişti. 
I can’t move my leg. Bacağımı hareket ettiremiyorum. 
I’m bleeding from my hand. Elimden kan geliyor. 
I feel a sharp pain in my chest. Göğsümde keskin bir ağrı hissediyorum. 
My vision is blurry. Görüşüm bulanık. 
My ribs hurt when I breathe. Nefes alırken kaburgalarım acıyor. 
I feel numbness in my fingers. Parmaklarımda uyuşma var. 
I stepped on something sharp. Sivri bir şeyin üstüne bastım. 
I hit my elbow hard. Dirseğimi sert çarptım. 
My knee is swollen after the fall. Düşüşten sonra dizim şişti. 
I scratched my arm on the wall. Kolumu duvara çizdirdim. 
I feel sick after the accident. Kazadan sonra kendimi kötü hissediyorum. 
My lip is bleeding. Dudağım kanıyor. 
My hand is shaking. Elimin titrediğini hissediyorum. 
I got stung by a bee. Arı soktu. 
I cut my palm with glass. Avucumu camla kestim. 
I can’t walk properly. Düzgün yürüyemiyorum. 
My head is pounding. Başım zonkluyor. 
I got injured in a car accident. Bir araba kazasında yaralandım. 
I fell off my bike. Bisikletten düştüm. 
My arm feels numb after the hit. Çarpışmadan sonra kolum uyuştu. 
My leg is in severe pain. Bacağımda şiddetli ağrı var. 

 

Duygusal Olarak Yaralandığında Kullanabileceğin İfadeler 

Duygusal olarak yaralandığınız zaman kullanabileceğiniz ifadeler aşağıdaki tabloda verilmiştir.

İngilizce İfade Türkçe Anlamı 
I feel heartbroken after what happened. Olanlardan sonra kalbim kırık hissediyorum. 
My feelings are deeply hurt. Duygularım derinden incindi. 
I feel betrayed by someone I trusted. Güvendiğim biri tarafından ihanete uğramış hissediyorum. 
You broke my heart with your words. Sözlerinle kalbimi kırdın. 
I feel wounded inside. İçten içe yaralı hissediyorum. 
I feel crushed and disappointed. Paramparça ve hayal kırıklığına uğramış hissediyorum. 
That really hurt me emotionally. Bu beni duygusal olarak gerçekten yaraladı. 
I can’t get over the pain. Bu acıyı atlatamıyorum. 
My soul feels broken. Ruhum kırılmış gibi hissediyorum. 
I feel empty inside. İçimde boşluk hissediyorum. 
I feel like I’ve lost myself. Kendimi kaybetmiş gibi hissediyorum. 
That cut me deeply. Bu beni derinden yaraladı. 
I feel abandoned. Terk edilmiş hissediyorum. 
My heart is aching with sadness. Kalbim üzüntüyle acıyor. 
I feel like I’m not enough. Kendimi yeterli hissetmiyorum. 
I feel unappreciated. Takdir edilmediğimi hissediyorum. 
I feel lonely even in a crowd. Kalabalıkta bile yalnız hissediyorum. 
I feel rejected. Reddedilmiş hissediyorum. 
I feel like no one understands me. Kimsenin beni anlamadığını hissediyorum. 
I feel lost and confused. Kaybolmuş ve kafası karışmış hissediyorum. 
I feel like I’m falling apart. Paramparça oluyormuş gibi hissediyorum. 
That memory still hurts. O anı hâlâ canımı acıtıyor. 
I feel like I’ve been taken for granted. Hafife alınmış gibi hissediyorum. 
I feel invisible. Görünmezmiş gibi hissediyorum. 
I feel ignored. Görmezden gelinmiş hissediyorum. 
I feel unwanted. İstenmeyen biri gibi hissediyorum. 
I feel hopeless. Umutsuz hissediyorum. 
My trust has been broken. Güvenim sarsıldı. 
I feel anxious all the time. Sürekli kaygılı hissediyorum. 
I can’t stop thinking about the pain. Bu acıyı düşünmeden duramıyorum. 
I feel shattered. Paramparça olmuş hissediyorum. 
I feel insecure. Güvensiz hissediyorum. 
I feel weak inside. İçten içe güçsüz hissediyorum. 
I feel like my heart can’t heal. Kalbimin iyileşmeyeceğini hissediyorum. 
I feel devastated. Yıkılmış hissediyorum. 
I feel broken beyond repair. Onarılamayacak kadar kırılmış hissediyorum. 

 

İngilizce Acil Durum Diyalogları 

İngilizce acil durum diyaloglarına örnekler:  

Acil Durumlar İçin Örnek Cümleler

Diyalog 1 

A: Excuse me, please help! There’s been a car accident, the driver is injured. 

(Affedersiniz, lütfen yardım edin! Bir araba kazası oldu, sürücü yaralandı.) 

 

B: Is he conscious? Can he talk? 

(Bilinçli mi? Konuşabiliyor mu?) 

 

A: Yes, but he’s bleeding from his leg. 

(Evet, ama bacağından kanıyor.) 

 

B: Call an ambulance immediately. I’ll try to stop the bleeding. 

(Hemen ambulans çağırın. Ben kanamayı durdurmaya çalışacağım.) 

 

Diyalog 2  

A: I cut my hand badly while cooking, it won’t stop bleeding. 

(Yemek yaparken elim derin kesildi, kanama durmuyor.) 

 

B: Keep pressure on it. Should I call 112? 

(Baskı uygulayın. 112’yi arayayım mı?) 

 

A: Yes, I feel dizzy. 

(Evet, başım dönüyor.) 

 

B: Don’t worry, the ambulance will arrive soon. 

(Merak etmeyin, ambulans yakında gelecek.) 

 

Diyalog 3 

A: He’s holding his chest and can’t breathe properly. 

(Göğsünü tutuyor ve düzgün nefes alamıyor.) 

 

B: Sir, can you hear me? Stay with us! 

(Beyefendi, beni duyabiliyor musunuz? Bizimle kalın!) 

 

A: Call an ambulance now, it might be a heart attack! 

(Hemen ambulans çağırın, kalp krizi olabilir!) 

 

B: I’ll call right away. Don’t let him lie flat. 

(Hemen arıyorum. Onu düz yatırmayın.) 

 

İngilizce Ambulans Çağırma ve Ambulans İçi Diyaloglar 

 

Diyalog 1 

A (Caller): Hello, I need an ambulance at Kızılay Square. A man just collapsed. 

(Merhaba, Kızılay Meydanı’na ambulans lazım. Bir adam bayıldı.) 

 

B (Operator): Is he breathing? Do you feel his pulse? 

(Nefes alıyor mu? Nabzını hissediyor musunuz?) 

 

A: He’s breathing but very weak. 

(Nefes alıyor ama çok zayıf.) 

 

B: Keep him on his side. Help is on the way. 

(Onu yan yatırın. Yardım yolda.) 

 

Diyalog 2  

A (Medic): Stay calm, sir. We’re checking your heart rate. 

(Sakin olun efendim. Kalp atışınızı kontrol ediyoruz.) 

 

B (Patient): I feel dizzy and my chest hurts. 

(Başım dönüyor ve göğsüm ağrıyor.) 

 

A (Medic): We’re giving you oxygen and taking you to the hospital. 

(Size oksijen veriyoruz ve sizi hastaneye götürüyoruz.) 

 

B (Patient): Please don’t let me faint. 

(Lütfen bayılmama izin vermeyin.) 

 

Diyalog 3  

A (Relative): Is he going to be okay? He looks very pale. 

(İyi olacak mı? Çok solgun görünüyor.) 

 

B (Paramedic): We’re stabilizing him. His blood pressure is low but under control. 

(Onu stabilize ediyoruz. Tansiyonu düşük ama kontrol altında.) 

 

A (Relative): Should I call the rest of the family? 

(Aileyi aramalı mıyım?) 

 

B (Paramedic): Yes, but we’ll update you once we reach the hospital. 

(Evet, ama hastaneye ulaştığımızda sizi bilgilendireceğiz.) 

 

İngilizce İlk Yardım Diyalogları 

 

Diyalog  

A: I spilled hot tea on my arm, it burns so badly! 

(Üzerime sıcak çay döküldü, kolum çok yanıyor!) 

 

B: Keep it under cold running water for at least 10 minutes. 

(En az 10 dakika soğuk suyun altında tutun.) 

 

A: Should I put ice on it? 

(Üzerine buz koymalı mıyım?) 

 

B: No, that could damage the skin. Just cold water. 

(Hayır, bu cilde zarar verebilir. Sadece soğuk su.) 

 

Diyalog 2 

A: She suddenly fainted in class. What should we do? 

(Sınıfta aniden bayıldı. Ne yapmalıyız?) 

 

B: Lay her flat and raise her legs. Is she breathing? 

(Onu düz yatırın ve bacaklarını kaldırın. Nefes alıyor mu?) 

 

A: Yes, but very shallow. 

(Evet ama çok yüzeysel.) 

 

B: Call emergency services right away. 

(Hemen acil servisi arayın.) 

 

Diyalog 3 

A: He’s choking on food, he can’t breathe! 

(Yemeğe boğuldu, nefes alamıyor!) 

 

B: Stand behind him, wrap your arms around his waist, and give quick thrusts upwards. 

(Arkasına geçin, kollarınızı beline dolayın ve hızlıca yukarı doğru baskı yapın.) 

 

A: Okay, I’m doing the Heimlich maneuver now. 

(Tamam, Heimlich manevrasını yapıyorum.) 

 

B: Good, keep going until the food comes out. 

(İyi, yiyecek çıkana kadar devam edin.) 

 

İngilizcede Yaralandığını İfade Etmenin Yolları Hakkında Sık Sorulan Sorular

Yara İngilizce ne demek?
“Yara” İngilizcede “wound” ya da “injury” kelimeleriyle ifade edilir. Küçük kesik veya sıyrık için “cut” veya “scratch” da kullanılabilir.

İngilizcede yaralanmak ne demek?
“Yaralanmak” fiili İngilizcede “to get injured” veya “to be wounded” şeklinde söylenir. Daha hafif yaralanmalar için “to hurt yourself” de kullanılır.

Injury ne demek?
“Injury”, genel olarak kaza, spor veya darbe sonucu meydana gelen yaralanma demektir. Fiziksel hasar anlamına gelir. Örnek: He suffered a leg injury in the accident. 
(Kazadan bacağında bir yara aldı.)

Wound ne demek?
“Wound”, genellikle kesici veya delici alet sonucu oluşan yarayı ifade eder. Daha ciddi ve açık yaralar için kullanılır. Örnek: The soldier had a deep wound on his arm. 
(Askerin kolunda derin bir yara vardı.)