İş Hayatında En Sık Kullanılan İngilizce Kelimeler
17 Kas 2025
İş Hayatında En Sık Kullanılan İngilizce Kelimeler
Globalleşen dünyada iş hayatında İngilizce bilmek artık bir ayrıcalık değil, zorunluluk haline geldi. Özellikle uluslararası şirketlerde çalışmak, yurt dışı bağlantıları kurmak ya da yabancı müşterilerle iletişimde olmak için İngilizce kelime ve ifadeleri bilmek büyük önem taşıyor. İş hayatında kullanılan kelimeler ise günlük hayatta kullandıklarımızdan biraz farklı olabiliyor. Bu yazımızda, iş hayatında en sık karşınıza çıkabilecek İngilizce kelimeleri ve anlamlarını derledik.
İş Hayatında Kullanılan İngilizce Kelimeler Günlük Hayattan Farklı Mı?
Evet, iş hayatında kullanılan İngilizce kelimeler günlük konuşmalara kıyasla daha resmi, profesyonel ve teknik bir yapıya sahiptir. Örneğin, günlük hayatta sıkça kullandığımız “talk” (konuşmak) kelimesi yerine iş dünyasında daha resmi olan “discuss” (tartışmak, görüşmek) veya “negotiate” (müzakere etmek) tercih edilir.
Bunun nedeni, iş ortamında iletişimin daha ciddi, planlı ve net olması gerektiğidir. Ayrıca iş İngilizcesi, belirli sektörlere özgü teknik terimleri de içerir.
İş Hayatında Görebileceğiniz ve Kullanabileceğiz Önemli İngilizce Kelimeler
İş hayatında görebileceğimiz ve kullanabileceğiniz önemli kelimeleri derledik.
| English | Türkçesi |
| Job title | İş unvanı |
| Internship | Staj |
| Full-time / Part-time | Tam zamanlı / Yarı zamanlı |
| Freelance | Serbest çalışma |
| Salary | Maaş |
| Wage | Saatlik/günlük ücret |
| Payday | Maaş günü |
| Unpaid labor | Ücretsiz emek |
| Volunteer | Gönüllü |
| Underpaid | Eksik ücretli |
| Working hours | Çalışma saatleri |
| Overtime | Fazla mesai |
| Flexible schedule | Esnek çalışma programı |
| Remote work | Uzaktan çalışma |
| On-site | Ofisten çalışma |
| Hybrid | Karma model (hem ofis hem ev) |
| Contract | Sözleşme |
| Legally binding | Yasal olarak bağlayıcı |
| Agreement | Anlaşma |
| Terms and conditions | Şartlar ve koşullar |
| Violation | İhlal |
| Breach of contract | Sözleşme ihlali |
| Accountability | Hesap verebilirlik |
| Transparency | Şeffaflık |
| Ethics | Etik kurallar |
| Work ethics | İş etiği |
| Confidentiality | Gizlilik |
| Invoice | Fatura |
| Receipt | Makbuz |
| Payment terms | Ödeme şartları |
| Due date | Son tarih |
| Pending | Beklemede |
| Rejected | Reddedildi |
| Approval | Onay |
| Deliverables | Teslim edilecek işler |
| Deadline | Teslim tarihi |
| Submission | Teslim |
| Meeting | Toplantı |
| Briefing | Bilgilendirme |
| Follow-up | Takip |
| Check-in | Durum bildirimi |
| Feedback | Geri bildirim |
| Report | Rapor |
| Task | Görev |
| Assignment | Atanmış görev |
| Delegation | Görev devri |
| Supervisor | Denetmen, amir |
| Team lead | Takım lideri |
| Human Resources (HR) | İnsan kaynakları |
İş Hayatında En Sık Kullanılan İngilizce Kelimeler Örnek Cümleler
Aşağıda bu kelimelerin örnek cümleler içinde kullanımlarını bulabilirsiniz.
I got my first job title right after graduation, and it felt amazing.
(Mezun olur olmaz ilk iş unvanımı aldım ve harika hissettirdi.)
During my internship, I learned how to handle real office problems.
(Stajım sırasında gerçek ofis sorunlarını nasıl çözeceğimi öğrendim.)
She works full-time, but I only work part-time during the semester.
(O tam zamanlı çalışıyor ama ben dönem boyunca yarı zamanlı çalışıyorum.)
After graduation, I decided to start freelancing instead of joining a company.
(Mezun olduktan sonra bir şirkete katılmak yerine serbest çalışmaya başladım.)
My salary was increased after the performance review.
(Performans değerlendirmesinden sonra maaşım artırıldı.)
He earns a daily wage because he works as a construction helper.
(Günlük ücret alıyor çünkü inşaatta yardımcı olarak çalışıyor.)
Everyone in the office waits for payday like it’s a holiday.
(Ofisteki herkes maaş gününü sanki bayram gibi bekliyor.)
Many interns complain about being used as unpaid labor.
(Birçok stajyer ücretsiz emek olarak kullanılmaktan şikayet ediyor.)
I spent my summer as a volunteer at a non-profit organization.
(Yazımı bir sivil toplum kuruluşunda gönüllü olarak geçirdim.)
She quit her job because she was constantly underpaid.
(Sürekli düşük ücret aldığı için işinden ayrıldı.)
Our working hours are flexible, which helps maintain work-life balance.
(Çalışma saatlerimiz esnek, bu da iş-yaşam dengesini korumamı sağlıyor.)
We had to stay late and do overtime to finish the report.
(Raporu bitirmek için geç kalıp fazla mesai yapmak zorunda kaldık.)
Remote work made it possible to work with people from different countries.
(Uzaktan çalışma, farklı ülkelerden insanlarla çalışmayı mümkün kıldı.)
Some companies require employees to come on-site at least twice a week.
(Bazı şirketler çalışanların haftada en az iki kez ofise gelmesini istiyor.)
Our company uses a hybrid model — part office, part home.
(Şirketimiz karma bir model kullanıyor — hem ofisten hem evden çalışma.)
Before starting, I signed a contract that clearly listed all conditions.
(Başlamadan önce tüm koşulların açıkça yazılı olduğu bir sözleşme imzaladım.)
The document is legally binding, so both sides must follow it.
(Belge yasal olarak bağlayıcı, bu yüzden iki taraf da uymak zorunda.)
We finally reached an agreement after several meetings.
(Birkaç toplantıdan sonra sonunda anlaşmaya vardık.)
Leaking company data is a serious violation of the policy.
(Şirket verilerini sızdırmak, politikanın ciddi bir ihlalidir.)
The company sued the supplier for breach of contract.
(Şirket, tedarikçiye sözleşme ihlali nedeniyle dava açtı.)
Transparency and accountability are the keys to good teamwork.
(Şeffaflık ve hesap verebilirlik, iyi bir ekip çalışmasının anahtarıdır.)
You must respect confidentiality when working with client data.
(Müşteri verileriyle çalışırken gizliliğe saygı duymalısın.)
The project invoice must be sent within three business days.
(Proje faturası üç iş günü içinde gönderilmelidir.)
Our supervisor gave us feedback on the first draft.
(Denetmenimiz ilk taslakla ilgili bize geri bildirim verdi.)
The team lead organized a short meeting to check everyone’s progress.
(Takım lideri, herkesin ilerlemesini kontrol etmek için kısa bir toplantı düzenledi.)
İş Hayatında En Sık Kullanılan İngilizce Kelimeler Hakkında Sık Sorulan Sorular
Business ne demek?
Business, iş, ticaret veya şirket faaliyetleri anlamına gelir.
Career ne demek?
Career, bir kişinin mesleki hayatı, kariyeri anlamına gelir.
Company ne demek?
Company, şirket veya firma demektir.
Client ne demek?
Client, hizmet alan, genellikle uzun süreli profesyonel ilişkiler kurulan müşteri anlamına gelir.
Customer ne demek?
Customer ise genellikle ürün satın alan, kısa süreli müşteri için kullanılır.