Savaş ve Barışla Alakalı İngilizce Deyimler

30 Eki 2025

Savaş ve Barışla Alakalı İngilizce Deyimler 

İngilizce deyimler, günlük konuşmalara renk ve derinlik katar. Özellikle savaş ve barış temalı deyimleri hem tarihsel hem de kültürel bağlamı yansıttığı için sıkça görürüz. Bu deyimler sadece kelime anlamlarıyla değil, aynı zamanda mecazi anlamlarıyla da iletişime farklı bir ton katar. Bu yazıda savaş ve barışla ilgili öne çıkan İngilizce deyimleri ve anlamlarını bulabilirsiniz. 

 

Savaş ve Barışla Alakalı 15 İngilizce Deyim 

Savaş ve barış temasını içeren en yaygın 15 İngilizce deyimi aşağıdaki tabloda bulabilirsiniz. Anlamlarını ve örnek cümlelerini inceleyerek bu deyimleri nasıl kullanabileceğinizi kolayca öğrenebilirsiniz. 

Deyim Anlamı 
To fight a losing battle Kaybedileceği belli olan bir mücadeleyi sürdürmek 
Bury the hatchet Barışmak, düşmanlığı sona erdirmek 
Drop a bombshell Şok edici bir haber vermek 
To make peace Barış sağlamak, anlaşmazlığı bitirmek 
To keep the peace Barışı sürdürmek, huzuru korumak 
Raise the white flag Teslim olmak, pes etmek 
To go to war Ciddi mücadeleye girişmek 
An olive branch Barış teklifi, uzlaşma girişimi 
Call a truce Ateşkes yapmak, ara vermek 
A peace of mind İç huzuru, zihinsel rahatlık 
Lock horns Sert şekilde çatışmak 
Fight tooth and nail Var gücüyle mücadele etmek 
Go down in flames Feci şekilde başarısız olmak 
At loggerheads Şiddetli anlaşmazlık yaşamak 
Break the deadlock Çıkmazı aşmak 

 

Savaş ve Barışla Alakalı İngilizce Cümle Örnekleri  

Aşağıda bu deyimlerin cümle içinde örnek kullanımlarını bulabilirsiniz.  

He’s fighting a losing battle trying to keep his phone battery alive during the festival. 
Festivalde telefonunun şarjını ayakta tutmaya çalışarak boşuna uğraşıyor. 
 

After arguing for hours, they finally buried the hatchet over coffee.
Saatlerce tartıştıktan sonra kahve içerek barıştılar. 
 

She dropped a bombshell by saying she was moving abroad next week. 
Gelecek hafta yurtdışına taşınacağını söyleyerek herkesi şoke etti. 
 

The teacher tried to make peace between the students. 
Öğretmen öğrenciler arasındaki tartışmayı sonlandırmaya çalıştı. 
 

She usually keeps the peace at family dinners by changing the subject.
Aile yemeklerinde konuyu değiştirerek genelde huzuru o sağlar. 
 

He raised the white flag when the kids kept asking for ice cream. 
Çocuklar sürekli dondurma isteyince pes etti. 
 

The two politicians went to war over the new policy. 
İki politikacı yeni politika konusunda ciddi bir kavgaya tutuştu. 
 

He extended an olive branch by sending her a message of apology. 
Özür mesajı göndererek barış teklifinde bulundu. 
 

Let’s call a truce and finish this project together. 
Gel ateşkes yapalım ve projeyi birlikte bitirelim. 
 

Deleting social media apps gave her peace of mind. 
Sosyal medya uygulamalarını silmek ona iç huzuru verdi. 
 

The managers locked horns over the budget plan. 
Yöneticiler bütçe planı konusunda sert bir çatışmaya girdi. 
 

She fought tooth and nail to win a place in the team. 
Takıma girebilmek için var gücüyle savaştı. 
 

The project went down in flames after losing funding. 
Bütçe desteği kesilince proje feci şekilde battı. 
 

They were at loggerheads about the new rules. 
Yeni kurallar konusunda sert bir anlaşmazlığa düştüler. 
 

The mediator helped break the deadlock in the negotiations.
Arabulucu, müzakerelerdeki çıkmazı aşmaya yardımcı oldu. 

 

Savaş ve Barışla Alakalı İngilizce Deyimler Hakkında Sık Sorulan Sorular

İngilizce deyimlerde “olive branch” neden barışı temsil eder?
Zeytin dalı, Antik Yunan ve Roma’dan bu yana barışın sembolü olarak kullanılır. İngilizce’de de “extend/offer an olive branch” deyimi, bir anlaşmazlığı bitirme niyetini ifade eder.

“Make peace” ve “keep the peace” arasındaki fark nedir?
“Make peace” barışı sağlamak ya da anlaşmazlığı sona erdirmek anlamına gelirken, “keep the peace” mevcut barışı korumak ve huzuru devam ettirmek anlamına gelir.

Savaş ve barışla alakalı deyimler günlük İngilizce konuşmalarda ne kadar yaygındır?
Oldukça yaygındır. Hem iş hayatında hem de gündelik konuşmalarda bu deyimler sıkça mecaz anlamda kullanılır. Örneğin iş yerindeki bir anlaşmazlık için “bury the hatchet” denebilir.

İngilizce deyimlerin mecaz anlamlarını nasıl öğrenebilirim?
Deyimleri sadece sözlükten ezberlemek yerine, cümle içinde kullanım örnekleriyle öğrenmek gerekir. İngilizce kitaplar, filmler ve diziler bu açıdan oldukça faydalıdır. Ayrıca deyimleri kendi cümlelerinde kullanarak pekiştirmek de öğrenmeyi kolaylaştırır.