En Popüler İngilizce Deyimlerin Anlamları

04 May 2018

Dilbilgisi kurallarına fazlasıyla hakimsiniz, İngilizce kelime dağarcığınız ise oldukça geniş. Hatta İngilizceye ne kadar hakim olduğunuzu kanıtlayan bir sürü sertifikanız bile olabilir. Ama günlük konuşma sırasında çoğu zaman anlam güçlüğü yaşıyorsunuz değil mi?

İhtiyacınız olan tek şey, gündelik dilde kullanılan İngilizce deyimlere ve ifadelere hakim olmak. İngilizce deyimler; kelimelere tek tek bakıldığında hiçbir anlam ifade etmeyen ancak anlamı olan bir kelime grubudur. İngilizce deyimler zaman içinde oluşturulduğu için size rastgele kelimeler olarak görünebilir. Ancak deyimler genellikle benzerlik ve metaforları ifade eder.

İngilizce deyimleri anlamlandırabilmek için kilit noktanız; hiçbir zaman kelime gruplarını kelimesi kelimesine tanımlamak olmamalıdır. Özellikle İngilizce deyimin oluşturduğu benzerliğe dikkat etmeye çalışın ve belli başlı İngilizce deyimleri ezberleyin.

Hadi o zaman birlikte en popüler 10 İngilizce deyim ve anlamlarını öğrenelim.

1 - (to) Hit the Books

Kelime anlamıyla incelersek; fiziksel olarak kitaplara vurmak, yumruk ya da tokat atmak anlamına gelse de; deyim olarak kullanıldığında ders çalışan öğrencilere yönelik kullanılan yaygın bir İngilizce deyimdir. Türkçe anlamıyla ''çalışma'' demenin bir yoludur.

Örnek Cümle = Sorry but I cant watch the game with you tonight, I have to hit the books. I have a huge exam next week.

 2 - Time Flies

Zaman sinekleri mi? Korkmayın! ''Time flies'' İngilizce deyimi, zamanın çok hızlı geçtiğini ifade etmek için kullanılmaktadır.

Örnek Cümle =cant believe its almost time to go home. Its funny how time flies when youre having fun!

3 - (to be) Under the Weather

Bu deyim havanın altında olmak gibi anlamsız ifadeler içerse de asıl anlamı kendini kötü ve keyifsiz hissetmek olarak ifade edilir. Eğer kendinizi under the weather şeklinde tanımlıyorsanız; ya aşırı yorgunsunuzdur ya da hafif bir hastalık geçiriyorsunuzdur.

Örnek Cümle = A:Whats wrong with Katy, mom?     B: Shes feeling a little under the weather so be quiet and let her rest.

4 - A Laugh a Minute

Yine anlamsız gibi gelen bu kelime grubu; çok komik birini tanımlamak için kullanılmaktadır.

Örnek Cümle = I love hanging out with Jenny, she’s a laugh a minute! You never get bored of her company.

5 - Storm in a Teacup

Bu İngilizce deyimin çay fincanı ile inanın hiç alakası yok. Storm in a teacup; insanların anlamsız bir konu hakkında gereksiz öfkeye ve endişeye kapıldığını belirtmek için kullanılır.

Örnek Cümle = I think it's all a storm in a teacup - there's probably no danger to public health at all.

6 - (to) Sit tight

Birileri size ''sit tight'' kelime grubunu kullandığında; ifade olarak elbette sıkı ve rahatsız bir şekilde kımıldamadan oturmanızı söylemiyor. Size sabırlı olmanızı ve aksi belirtilmedikçe harekete geçmemenizi söylemeye çalışıyordur.

Örnek Cümle = A: Mrs. Carter, do you have any idea when the exam results are going to come out?

B: Who knows Johnny, sometimes they come out quickly but it could take some time. You’re just going to have to sit tight and wait.

7 - Behind the times

Zamanın arkasında kalmak anlamında düşünüldüğünde saçma gelse de asıl ifadesi zamanın gerisinde kalan, demode düşüncelere sahip kişiler için kullanılmaktadır.

Örnek Cümle = Its a shame his parents dont understand it from his point of view, theyre really behind the times.

8 - Chase Rainbows

Gökkuşağını kovalamak gibi anlamsız bir kelime grubu olduğunu düşünüyor olsanız da; bu İngilizce deyimin asıl anlamı sürekli olarak imkansız bir durumu imkanlı hale getirmeye çalışmak biçiminde ifade edilir.

Örnek Cümle = I don't think my parents ever believed I'd make it as an actor. I think they thought I was just chasing rainbows.

9 - (be) A Piece of Cake

Bir parça kek anlamına gelen bu kelime grubu, İngilizce'de deyim olarak kullanıldığında bir işi yapmanın oldukça kolay olduğunu belirtir. Türkçe karşılığı ''bu şey'' çocuk oyuncağı demenin bir yoludur.

Örnek Cümle = A: How was the driving test yesterday? Did you pass?    

B: Of course! It was a piece of cake.

10 - (to) Balance the Books

Kitapların dengesinden bahsetmiyoruz. Bu İngilizce deyim hesap döneminin sonunda borç ve kredi tutarlarının hesaplanarak, dönemde yapılan kar ve zararı belirlemek anlamında kullanılmaktadır.

Örnek Cümle = I had to stay at work for an extra two hours last night balancing the books.