Filmlerden Unutulmaz İngilizce Cümleler

04 May 2018

İngilizce öğrenme sürecinde hem eğlenceli hem de faydalı taktiklerden biri kuşkusuz yabancı film izlemek. Bu taktiğin en güzel noktası ise hem göze hem de kulağa hitap ettiği için filmde geçen cümleler; aklınızda daha kolay kalarak İngilizce cümle kurma ve telaffuz becerinizi daha da kolay bir şekilde geliştirmenize yarar sağlayacaktır.
 
İngilizce öğrenme sürecinize fayda sağlamak için kullanabileceğiniz en ünlü yabancı filmlerin en güzel sözlerini sizler için derledik. O halde filmlerden en unutulmaz İngilizce cümlelere birlikte göz atmaya başlayalım.
 
May the force be with you. (Star Wars)
 
Güç seninle olsun.
 
 
Don’t forget! I am just a girl standing in front of a boy asking him to love me. (Notting Hill - Sessiz Tepe)
 
Unutma! Ben sadece bir kızım ve bir erkeğin önünde durup beni sevmesini bekliyorum.
 
 
Keep your friends close, but your enemies closer. (The Godfather - Baba)
 
Arkadaşlarını yakın tut ama düşmanlarını daha da yakın.
 
 
I’m gonna make him an offer he can’t refuse. (The Godfather - Baba)
 
Ona asla reddedemeyeceği bir teklifte bulunacağım.
 
 
Why so serious? Let’s put a smile on that face. (The Dark Knight - Kara Şovalye)
 
Neden bu kadar ciddisin? Hadi o yüze bir gülücük yerleştirelim.
 
 
I will be back! (The Terminator - Terminatör)
 
Geri döneceğim.
 
 
You can not handle the truth. (A Few Good Man - Birkaç İyi Adam)
 
Sen gerçekle baş edemezsin.
 
 
Find somebody you want to spend the rest of your life with and hold onto her forever. (The Italian Job)
 
Hayatının geri kalanını birlikte geçirmek istediğin birini bul ve sonsuza kadar ona tutun.
 
 
Love means never having to say you are sorry. (Love Story - Aşk Hikayesi)
 
Aşk asla özür dilemek durumunda kalmamaktır.
 
 
They make take our lives, but they will never take our freedom. (Breveheart - Cesur Yürek)
 
Hayatlarımızı alabilirler ama özgürlüğümüzü asla.
 
 
I will be back soon. You won’t have time to miss me. Look after my heart, I have left it with you. (Eclipse - Tutulma)
 
Yakında geri döneceğim. Beni özlemeye vaktin bile olmayacak. Kalbime iyi bak, onu seninle birlikte bıraktım.
 
 
It is not our abilities that show what we truly are. It is our choices. (Harry Potter)
 
Gerçekte ne olduğumuzu gösteren bizim yeteneklerimiz değil, tercihlerimizdir.
 
 
Every great love starts with a great story. (The Notebook - Not Defteri)
 
Her büyük aşk büyük bir hikaye ile başlar.
 
 
My mama always said, life was like a box of chocolates. You never know what you gonna get. (Forrest Gump)
 
Annem her zaman hayatın bir kutu çikolataya benzediğini söylerdi. Neyi alacağını hiçbir zaman bilemezsin.
 
 
She was a smart girl. Until she fell in love. (Sex & The City)
 
Zeki bir kızdı. Ta ki aşık olana kadar.
 
 
When you realize you want to spend the rest of your life with somebody, you want the rest of your life to start as soon as possible. (When Harry Met Sally)
 
Hayatınızın kalan kısmını biriyle geçirmek istediğinizi fark ettiğinizde, hayatınızın geri kalan kısmının mümkün olan en kısa sürede başlamasını istiyorsunuz.
 
 
If you let my daughter go now, that will be the end of it. I will not look for you, I will not pursue you. But if you don’t, I will look for you, I will find you and I will kill you. (Taken)
 
Eğer kızımın gitmesine şimdi izin verirsen, bu; bu işin sonu olacak. Seni aramayacağım, seni yakalamaya çalışmayacağım. Ama vermez isen, seni arayacağım, seni bulacağım ve seni.. öldüreceğim.
 
 
I will have my vengeance, in this life or the next. (Gladiator)
 
İntikamımı alacağım. Bu hayatta ya da sonraki hayatta.
 
 
You make me want to be a better man. (As Good as It Gets)
 
Benim daha iyi bir adam olmak istememi sağlıyorsun.
 
 
They call it a Royale with cheese. (Pulp Fiction - Ucuz Roman)
 
Buna peynirli Royale derler.
 
 
Waiting for you is like waiting for rain in this drought. Useless and disappointing. (A Cinderella Story - Sindirella Hikayesi)
 
Seni beklemek, kuraklığın ortasında yağmuru beklemeye benziyor. Faydasız ve umut kırıcı.
 
 
You should be kissed and often and by someone who knows how. (Gone With The Wind - Rüzgar Gibi Geçti)
 
Daha sık öpülmelisin ve bu, bunu yapmayı bilen biri tarafından yapılmalı.
 
 
Promise me you will survive that. You will never give up. No matter what happens. No matter how hopeless. Promise me now. (Titanic - Titanik)
 

Bana hayatta kalacağına dair söz ver. Asla vazgeçmeyeceksin. Ne olursa olsun. Ne kadar umutsuz olursa olsun. Şimdi söz ver bana.